Kara Para yasa dışı yollardan elde edilmiş kazançlar için kullanılan çok bilinen bir söz. Bu paranın aklanma işlemi ise Mafya babası Al Capone'un yasadışı yollar ile elde ettiği paralara yasallık kazandırmak için çamaşırhaneler açması ve bu yolla bu paraları yasal yolla kazanmış gibi göstermesi ile ortaya çıkmış bir terim. Ülkemizde ise bu Kara Para'dan maalesef çok var. Bu parayı aklamak içinse yüzlerce yöntem geliştirilmiş.  Paravan şirketler kurmak, sahte faturalar kullanmak, yabancı ülkelerde bloke edilen parayı teminat olarak göstererek yerel bankadan kredi almak, nakit para ile büyük bina, malikane, turizm tesisi vb satın alımları yapmak, kıymetli tablo ve sanat eserlerini satın almak gibi yöntemlerin yanında Yarış atı almakta bu kara paraların aklanması için çok rahat kullanılıyor.

Diğer yöntemler bizi ilgilendirmediği için yalnızca Yarış Atlarının bu pis oyunlara nasıl alet edildiğine değineceğiz.

Kara Para nakit olarak el değiştirdiği için tüm aklama işlemlerinin nakit şeklinde gerçekleşmesi gerekir. Bu da zaten At alım satımında tercih edilen bir yöntemdir. Bir atı satın almak için Hipodromlardaki teknik bürolara gidilerek matbu bir kağıda alıcı ve satıcı olarak karşılıklı imza atmak ve atın pedigrisini ibraz etmek yeterlidir. Bu işlem yapılırken atın satış bedeli veya ödeme şekli beyan edilmemektedir.  Ücret, Kira ve 8.000 TL üstü ödemelerin banka kanalı ile yapılma zorunluluğu getirilmiş olmasına rağmen örnek olarak 100.000 TL bedelle satılan bir yarış atını bile nakit olarak, kayıt altına almadan ve bedelini beyan etmeden satın almak, satmak mümkündür.

Yarış atı alan veya satan kişilerin çiftçi statüsünde olduğu bu yüzden mecburiyet kapsamı dışında olduğu düşünülebilir. Defter tutmak zorunda olmayan çiftçilerin 8.000 TL üzeri işlemleri Vergi Usul Kanununun 257. maddesi gereği banka ve benzeri kuruluşlardan yapmak zorunda olmamaları, kara para aklayan kişilerin bu tür işlemleri tercih etmesinin, yarış atlarına yönelmesinin nedenidir.
Vergiden muaf esnafın bile mecburiyet kapsamına dahil edilmiş olmasına rağmen, defter tutmak zorunda olmayan çiftçilerin kapsama dahil edilmemesi büyük bir eksikliktir. Bu tercih, ülkemizin bazı yörelerinde kırsal kesimin henüz mali sisteme entegre olmamasının yanı sıra zirai işlemlerdeki alım satımın kendine özgü karakteri de rol almaktadır. Ancak bu istisnanın kayıt dışılıkla mücadeleyi zayıflatan bir unsur olduğu da açıktır. Kara Para aklamak isteyenlerin tercihi bu yanlış muafiyet yüzünden çiftçilik ve yarış atlarıdır. Acilen bu hata düzeltilmeli defter tutmayan çiftçiler olmasa bile yarış atları ile ilgili işlemler için yapılan ödemeler kapsam içine alınmalıdır. Satışı yapılan yarış atlarının bedelin nasıl ödendiği tespit edilmeli alıcı ve satıcı incelenmelidir.

Ayrıca satın aldığınız bir yarış atına yapacağınız masraflar resmi kurumlardan aldığınız hizmetler haricinde hipodromlar içerisinde kayıt dışıdır. Yemi , samanı, otu ve bir çok ilaç belgesiz ve kayıt dışı olarak alınıp satılmaktadır. Bir çok aracı gerçek işi çiftçilik olmadığı halde çiftçiden aldığı ürünleri hipodromlarda satarak ticaret yapmakta, bunu çiftçilik ismi altında gizleyerek, fatura kesmemekte vergi kaçağına sebep olmaktadır. Ayrıca hipodromların emekçileri konumundaki bir çok seyis sosyal güvenlik kapsamı dışında çalışmaktadır. Hem vergi hem de sigorta primi olarak bu alanda kaçak büyük boyutlardadır.

Kayıt altına alınmayan bu ödemeler sonucu sahibi olduğunuz yarış atının kazanacağı tüm ikramiyeler ise resmi yollardan, yasal olarak elde edilmiş bir kazanç gibi adınıza işlenmektedir. Kara Para ile alınan bir yarış atının kazancı resmi olmakta, çiftçilik geliri sayılmakta ve devletin resmi kurumlarınca aklanmaktadır.

Ufuk Çakır
18.12.2010


Not: Bu yazıyı yazarken hiç bir at sahibi kastedilmemiş, hedef gösterilmemiş yalnızca kanunun açığı vurgulanmak istenmiştir. 2010 yılında yazdığımız bu yazıdan sonra aynı açık halen devam etmekte hiç bir yasal düzenleme olmamıştır.

Pin It