SON MAKALELER

Yarış Atının Bakımı

RESİM HABER

HABERLER

Bu bölümde Atımızı nasıl tandon yaptığımızı ve ondan sonraki gelişmeleri okuyacaksınız. Tabi bide yeni at almak isteyenlere söylenen yalanları ve yapılanlardan ufak örnekleride bulacaksınız. Bazıları için ufak ama mide bulandırıcı bu örnekleri yaşayanlardan olmak istemiyorsanız lütfen sizde aynı tuzaklara düşmeyin.

 

Kazandığımız o koşudan sonra yine bir yarış hazırlığındaydık. Uzun bir galop yaptık ve o zamana kadar zaten apar topar ve birazda şans eseri sürdürdüğümüz yarış hayatımız bu galop sonrası bitti. Atım tandon olmuştu ve tandon kılıfı darmadağındı. Çok sevdiğimiz atımızı hemen terk etmek ve onsuz hayat alışmak zordu. Bu yüzden onu bir çiftliğe istirahat etmesi için gönderdik. Yaklaşık 4 ay bu çiftlikte kaldı ve ayağı eski haline gelmesede bayağı düzeldi. Fakat sahaya döndüğünde onu yeni sürprizler bekliyordu.

6 ay aradan sonra yine Veliefendiye gelen ve çalışmalara başlayan atımızın ayağı hiçbir zaman eski haline dönmedi. Bunun farkındaydım ama “aileden atçı” nın eski dostu yeni bir menejere atımızı vermiş ve iyileşmesini bekliyorduk. Kendisi antrenör olmasa bile bu işlere arzulu ve istekli biriydi. Benim atımlada aynen o şekilde uğraştı. Kendisi ve idman jokeyi bir ekürinin tüm atlarına bakan kişiler kadar yalnızca benim bir atım için maaş almaktaydılar. Bende fazla üstlerine düşmüyor onların yalnızca görevlerini iyi yapmalarını istiyordum. Atım sahaya çıkıyor kenter yapıyor ve geri geliyordu. Ben her zaman yanlarında olmadığım için telefonla bilgi alıyor her seferinde sorunun daha da düzeldiğini duyup seviniyordum.

 

Ne zaman eğer bu düzelmeyecekse yeni bir tane at alalım ahırımız boş kalmasın dedim ve bir gün sonra o çok sevdiğim ilk atım yine tandon oldu. Hemen bana yeni bir at bulundu ve methiyeler düzülerek, çok sağlam hiç sorunsuz denilerek bu at bana aldırıldı. Satıcıyla birebir pazarlık ettiğim için kazık yemedim herhalde ama arada bizimkiler komisyon aldılarsa haberim yok. Tabi atın sonradan sakat çıkmasını saymıyorum çünkü o bizim menejerin iş bilmemesi ve bize uyanık ağabeymizin geçirmişliği. Bunuda bir sonraki bölümde anlatırım.

 

Bu arada tandon olan atım hemen ahıra çekildi ve bu işin üstadlarından düzelmesi için çareler aranmaya başlandı. Bir iğne yapıldı, yine sonuç çıkmadı. Bu işin eskileri gelip bakıyor ve bu düzelmez diyordu. En sonunda çok iddialı bir teklifle sahanın maydanozcusu karşımıza çıktı. Ben bu atı düzeltirim ama şu kadar paranızıda alırım diyordu. İstediği para o zamanın parası bayağı iyi bir paraydı. Sevgili menejerimiz yapalım abi garanti verdi diyince bende tamam uygulayın, sorumluluk sizde dedim. Ben yaptıklarında yanlarında değildim ama anlatılanlar herhalde herkesi güldürür.

 

Hani rahmetli Barış Manço’nun Nane Limon Kabuğu diye bir şarkısı vardır bilirsiniz.

“Nane limon kabuğu bir güzel kaynasın aman
Ha ha ha ha ha içine hatmi çiçeği biraz tere otu katasın aman
Ha ha ha ha ha hatta biraz tarçın bir tutam zencefil aman
Ha ha ha ha ha bin derde deva geliyor biraz daha sabret güzelim”

diye devam eder, gider. İşte bizim ilaçta öyle bir şeymiş. Biraz sızma zeytinyağı, yumurta akı, kekik, nane ve bunun gibi şimdi hatırlayamadığım bir kaç madde bir tasta iyice kaynatılıyor, bir karışım elde ediliyor ve atın tandon olan ayağına sürülüyormuş. Üzeride streçle iyice sarılıyormuş. Bana bunu anlattıklarında nasıl bir tepki verdiğimi tahmin etmişsinizdir J

İşte sahadaki at bakan kişilerin ne halde olduklarını siz görün ve ona göre çalışacağınız kişiyi seçin. Yuh dediğiniz duyar gibiyim “bu adamla kim çalışır yahu” demişsinizdir şimdi. Merak etmeyin, çalışanlar var. Bizim “aileden atçı” halen bu menejere tayını teslim etmiş ve ondan koşmasını bekliyor. Komik dimi J Bende gülüyorum ama ne yaparsınız saha böyle işte, çok biliyorum sanan, aslında hiçbir şey bilmez bu sahada...

 

Birde tam bu zamanlara gelen bir dolandırılma hikayesi var. Oda bunları anlatırken aklıma geliverdi. Rüya falanda değil hepsi gerçek, onuda anlatayım size... Belki bu hikayeyi duyanlarınız vardır çünkü yarış dünyası ile ilgili bir dergi bas bas bağırmış bu olayı yazmış ve bazılarının ipliği Pazara çıkmıştı.

 

Neyse ben yinede bilmeyenler için anlatayım...

Dedim ya tam bizim nane limon kabuğundan medet umduğumuz zamanlar yani 2003 senesi sonlarına doğru. Sanal alemden ve Sanal At sahipliğinden sıkılan bir Yarışsever at almak ister. Tabi sanal alemin o zamanki tek gerçek at sahibi bizim “aileden atçı” ya danışır. Oda Ankara’da kendisine güzel iki at bulabileceğini ve deprem, faylar, hatlar, kırılmalarla ilgili bir at sahibinden bunları alabileceğini söyler. Bizim “sanal atçı” yardımcı olduğu için büyük teşekkürler ederek bizim “aileden atçı” yardımıyla bu atları satın alır. 25 atın bir tanesi, 5 diğeri olmak üzere atların bedeli bizim “sanal atçı” ya söylenir. Ve toplam 30 milyar para kendisinden alınır. Atlar bizim “sanal atçı” nın at sahibi belgesi olmadığından yine “aileden atçı” nın üzerine satış yapılır. O arada at koşmaktadır ve bir yarış kazanır, diğerinde ikinci kalır. Bu güzel yarışları yaparken yeni at sahibimiz “sanal atçı” bu atları kendisine satan kişiyle telefonda konuşur ve kendisine teşekkür eder. Bu teşekkür sırasında atların satan kişi “atların parasınıda kurtardın, hayırlı olsun” deyince atların gerçekte 30 milyara alınmadığı ve 15 milyara alınıp bizim “sanal atçı” arkadaşa 30 milyara satıldığı ortaya çıkar. Buradaki para miktarları minimum tutulmuştur, çok daha büyük olabileceği sahada halen konuşulmaktadır.

Bunan sonra nemi olur ? Büyük kavga başlar... Küfür ve tehditlerle ilgili bölümleri fazla kurcalamadan geçiyor olayın sonucunu size yazıyorum.

Bizim “aileden atçı” kazıkladığı “sanal atçı” dostumuza bir kısrağının yarım hissesini, attığı kazığa karşılık devreder. Fakat o kısrağı gidip bir çiftliğe hediye eder ve bir daha da ondan yavru almaz. Çünkü alacağı yavruların hepsi ve yetiştiriciliği kazıkladığı “sanal atçı” ile ortak olacaktır. Bu yarım hisse devretme işini de bana ve diğer kişilere anlatırken

- “sanal atçı” yurt dışından kısraklar aldı, ben tavsiye ettim, beni ortak edecekti, etmedi. Bende o kısraklardaki ortaklığıma karşılık kendi kısrağımın yarısını ona vermiştim, o etmeyince bende çiftliğe gönderdim diye bir güzel sallayabilmektedir.

Yani anlayacağınız siz yeni at almak istiyorsanız ya uzak durun yada güvenilir, doğru, dürüst, yalan söylemeyen, sizden menfaat sağlamayacak kişilerle bu işe girin.

 

Bir sonraki bölümde yeni aldığımız iki atın sakatlanma öyküsünü yazıcam. Hazırlıklı olun...

 

Sevgiyle Kalın...

 

Ufuk Çakır  
11.08.2007

Pin It